Özlük Dosyasının Verilmemesi Nedeniyle Kişisel Verilerin Korunmasını İsteme Hakkının İhlal Edildiğine Dair Anayasa Mahkemesi Kararı

Kişiye Özlük Dosyasının Verilmemesi Nedeniyle Kişisel Verilerin Korunmasını İsteme Hakkının İhlal Edildiğine Dair 2019/39889 Başvuru Numaralı 17/07/2024 Tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı

 

BAŞVURU

Başvurucu Fatma Çiğdem Tenker Köksal (“Başvurucu”) kendisine ait kişisel verilere erişim talebinin reddi nedeniyle, özel hayata saygı kapsamı altındaki kişisel verilerin kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlaline yönelik olarak başvuruda bulunmuştur.

 

BAŞVURU GEREKÇESİ

1961 yılı doğumlu olan başvurucu Dış İşleri Bakanlığında Daire Başkanı pozisyonunda görev almaktadır. 2018 yılında Türkiye Cumhuriyeti Buenos Aires Büyükelçiliği birinci müsteşarlığına görevlendirilmiştir.

Başvurucunun yurt dışı harcırahı eksik ödenmiş, dört yıllık görevlendirmeyle gittiği pozisyonu görevinin ilk yılı bitiminde sonlandırılmıştır. Başvurucu bunun özlük dosyasındaki sicil ve bilgilendirme notlarından kaynaklandığı görüşündedir. Bu kapsamda başvurucu tarafından Dış İşleri Bakanlığı’na 20147 ve 20158 yıllarında bilgi edinmek için yaptığı başvurulardan bir kısmına cevap verilmemiş, bir kısmına hukuka aykırı olarak talebi reddedilmiştir. Başvurucunun 11/10/2018 tarihli dilekçesinde “özlük dosyasında yer alan sicil, not, değerlendirme ve bilgi notlarının avukatı aracılığıyla kendisine verilmesini” içeren talebi Dış İşleri Bakanlığı tarafından “avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri kurum dışına göndermek suretiyle temin etme yükümlülüğü bulunmamaktadır.” gerekçesiyle reddedilmiştir.

Başvurucu tarafından İdarenin bilgi edinme hakkının ihlal edilmesi gerekçesiyle dava açılmış, dava 4. İdare Mahkemesi (“İdare Mahkemesi”) tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine istinaf yoluna giden başvurucunun Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdare Dava Dairesi tarafından 23/10/2019 tarihinde istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Fatma Çiğdem Tenker Köksal, 13/11/2019’da dava sonucunu öğrenerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

 

BAŞVURU İÇERİĞİ

Başvurucu mesleğinde yaşadığı olumsuzlukların özlük dosyasında yer alan sicil, değerlendirme ve bilgi notlarında yer alması nedeniyle gerçekleştiğini belirterek özlük dosyasında yer alan bilgilerin bilgi edinme hakkı kapsamında kendisi tarafından talep edilmesine karşın idare tarafından hukuka aykırı olarak talebi reddedildiğini belirtmiştir. Bilgi edinme hakkının engellenmesi nedeniyle açtığı davalarda savunma hakkının etkili kullanımının sağlanmadığını iddia etmektedir.

Adalet Bakanlığı görüşünde, şikayetlere ilişkin Dış İşleri Bakanlığından (“İdare”) inceleme için gönderilen belgelerin ekte sunulduğu, özlük dosyasında sicil amirleri gibi üçüncü kişilerin görüşlerinin yer aldığı ve dolayısıyla 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu (“4982 sayılı Kanun”) 21. Maddesine göre yalnızca başvurucu için bir hak sağlamadığı ve aynı zamanda özlük dosyasında yer alan üçüncü kişilerin özel hayatın gizliliği kapsamında bilgi paylaşımının yapılmamasının hukuka uygun olduğuna yer verilmiştir. Başvurucu Dış İşleri Bakanlığından gelen görüş yazısındaki değerlendirmelerin mevzuata aykırı olduğunu belirtmiştir.

 

DEĞERLENDİRME

Başvurucunun kendisine ait özlük dosyasında yer alan sicil ve bilgilendirme notlarının kendisine verilmemesi nedeniyle işlemlerin bütününe yönelik olarak başvuruda bulunmuştur. Bu durum Anayasa 20. Maddesi kapsamında düzenlenen özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı bulunarak; devlet kişilerin özel ve aile hayatına keyfi müdahale etmeyerek üçüncü kişilerin haksız saldırılarını önlemekle yükümlüdür. Aynı zamanda özel hayata saygı kapsamında, bireyin mahremiyeti de korunmaktadır. Bireyin mahremiyeti hakkı, yalnız kalma hakkıyla sınırlı olmayıp bireyin kendisine ilişkin bilgilerin kontrol edilmesini sağlamak da dahildir. Dolayısıyla bilgilerin başkalarına açılmaması, rızası hilafında kullanılmaması ve mahrem kalması kendisine ilişkin geleceği belirleme hakkına da işaret etmektedir.

Anayasa 20/3’te kişinin kendisine ait bilgileri edinme, kişisel verileri hakkında bilgilendirilme ve bu verilere erişme, verilerin düzeltilmesi veya silinmesini talep etme ve verilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığının kontrolünü sağlamayı da içerdiğine yer verilmiştir.

Anayasa 20/3 kapsamında bir kişisel verinin bilgi isteme hakkı kapsamında değerlendirilip değerlendirilmemesinin tespit edilmesi gerekmektedir. Anayasanın 20. Maddesinin lafzı ile uluslararası belgeler dikkate alındığında tüzel ve gerçek kişiler hakkındaki her türlü bilgi, kişisel veri olarak değerlendirilmektedir. Her dava veya başvuruda kişisel verinin varlığı ayrı ayrı ele alınmaktadır. Kişisel verinin bulunması durumunda Anayasa 20. Maddesi hükmünün güvenceleri aktif hale gelmektedir.

Somut olayda başvurucunun özlük dosyasında sicil ve belgelerin meslek davranışlarıyla ilgili olduğu açıktır. Belgeler sicil amirlerinin notlandırması ile düzenlenmektedir. Bu kapsamda sicil raporlarında; disiplin, meslek etiğine riayet, mesleki heyecan ve tutkusu, görev bağlılığı, alanında bilgisi ve iş arkadaşlarına, amirlerine karşı tutum ve davranışları gibi değerlendirmelere yer verilmektedir.

Anayasa Mahkemesinin Nurcan Belin kararında mesleki faaliyetlerin kişisel veri olduğuna yer verilmiştir. Bundandır ki mesleki faaliyetlerin kişisel veri olarak değerlendirilmesi, Anayasa 20. Maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamında korunmasını gerektirmektedir. Somut olayda başvurucunun kişisel verileri niteliğindeki verilerinin kendisine verilmemesi özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilmektedir.

Mahkeme yukarıda verilen bilgiler ışığında, özel hayata saygı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği kabul edilebilir olduğuna karar vermiştir. Anayasanın 20. Maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunması hakkına İdare tarafından müdahalede bulunmuştur. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını Anayasa 13. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümle, müdahalenin ancak kanunla mümkün olduğuna yer verilmektedir. Bunun yanında, Anayasa 20. Maddesinin üçüncü fıkrasında kişisel veriler ancak kanunla veya kişinin açık rızasıyla işlenebilecek, dördüncü cümlesinde ise kişisel verilerin korunmasıyla ilgili hususlar ancak kanunla düzenlenebilecektir. Bu anlamda müdahale ancak kanunla yapılabilecektir.

Anayasa 13. Maddesi ile temel hak ve özgürlüklerdeki sınırlama erişilebilirlik, öngörülebilirlik ve belirliliği temin etmektedir. Müdahalenin kanuna dayalı olması ise müdahalenin öngörülebilir ve ulaşılabilir kurallar olmasıyla sağlanmaktadır.

Anayasa Mahkemesi tarafından, derece mahkemelerinde incelemelerin müdahaleye imkan tanıyan kanunların bariz takdir hatası yapıldığı, açıkça yanlış yorumlandığı veya keyfilik altında takdir edildiği tespit edilmesi halinde kanunilik dayanağından yoksun olduğu sonucuna varılmaktadır. Aynı zamanda uygulanacak kanunun lafzında, bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebilecekleri kadar belirli olması gerekmektedir.  

Somut olayda İdare tarafından verilen ret cevabının mevzuat dayanağından yoksun olduğu görülmektedir. İdare Mahkemesinin kararında 15/04/2011 tarihli Kamu Personel Tebliği’nde yer verilen dokuzuncu fıkranın “özlük dosyasının tutulması ve değerlendirilmesinde kişinin özel hayatın gizliliği ilkesine riayet edilir…kişinin rızası alınmaksızın özlük dosyası hakkında bilgi ve belgeler yayında bulunulamaz.” İbaresine dayanılarak ret karar verilmiştir.

4982 sayılı Kanunun 21. Maddesinin “kişinin izin verdiği haller dışında, … haksız müdahale oluşturacak bilgi ev belgeler bilgi edinme kapsamı dışındadır.” İbaresi, bakanlığın ve idarenin görüş yazısında yer verilmiştir.

Kamu görevlileri tarafından, kamu hizmetlerinin etkin şekilde görülebilmesi için özlük dosyalarının düzenlenmesi kamu yararı bakımından gereklidir. Kamu görevlilerinin mesleki sicil raporlarının gizliliğe riayet edilerek ilgisi olmayan kişiler tarafından erişiminin engellenmesi gerekmektedir. Kamu Personel Tebliği, bu amaçla düzenlenmiştir.

Anayasa 20. Maddesi kapsamında bilgi edinme hakkı çerçevesinde kişisel verilere erişim kolaylaştırılmıştır.  Kamu Personel Tebliği, 4982 sayılı Kanunun 21. Maddesi kişisel verilerin, kişinin kendisiyle değil üçüncü kişilerle paylaşılmasında sınırlamalar getirmektedir. Somut olayda başvurucu kendisine ilişkin olan özlük dosyasındaki sicil, bilgi ve belgelere ait kişisel verilerinin erişimini talep etmektedir.

Yargı mercileri tarafından Kamu Personel Tebliği’ndeki ilgili fıkra kişilerin kendi verileri için de yorumlanmış ve Anayasa 13. Maddesi kapsamında kanunilik ölçütü değerlendirilmesi yapılmadan reddedilmiştir. Kararların, eylemin hatalı olarak yorumlanması sonucunda, normun kapsamında görülen bir yorumun öngörülebilirlik ilkesini de karşılamadığına yer verilerek Anayasa 13. Maddesinde kanunilik şartını karşılamamaktadır.

 

KARAR

Anayasa 20. Maddesi altında güvenceye alınan özel hayatın gizliliğini hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

 

GİDERİM

İhlalin tespiti ve yargılanmanın yenilenmesi ile 50.000 TL manevi tazminat talebi bulunmuştur. Hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için incelenen hususlar altında kararın değiştirilerek yeniden karar verilmesi ile 30.000 TL net manevi tazminata karar verilmiştir.  

 

HÜKÜM

Anayasa 20. Maddesi kapsamında güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilere korunması hakkının ihlal edildiğine,

Ankara 4. İdare Mahkemesine gönderilerek ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasına, başvurucunun 30.000 TL manevi tazminatının ödenmesine, başvurucuya harç ve vekalet ücretleri toplamı 19.164 TL’nin ödenmesine, ödemede gecikme yaşanması halinde yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.


                                                                                                                                           Stj. Av. Meryem TORKAY